Trend Olan Konular
#
Bonk Eco continues to show strength amid $USELESS rally
#
Pump.fun to raise $1B token sale, traders speculating on airdrop
#
Boop.Fun leading the way with a new launchpad on Solana.
Sürekli kendini hayal ederek var olan bir rüyanın içinde yaşıyoruz ve o rüya kelimelerden oluşuyor.
Okuduğunuz her cümle, duyduğunuz her ifade, kafanızda bir çapak gibi kalan her slogan; Bunlar nötr araçlar değil. Onlar, milisaniye milisaniye yeniden inşa ettiğimiz devasa, kolektif bir halüsinasyonun parıldayan yüzeyi. Dil, baktığımız bir pencere değildir; hepimizin birlikte nefes aldığı hava, zaten herkesin nefes vermesiyle doludur. Ağzınızı açtığınızda ya da bir düşünceyi hafifçe çıkardığınızda, milyonlarca başka elin aynı anda dokunduğu ıslak bir tuvalin üzerine basıyorsunuz.
Bu yüzden neler olup bittiğini anlamak çok zor.
Gerçeklik önceden etiketlenmiş gelmez. Çiğ, okyanusvari, genişliğiyle dayanılmaz bir şekilde geliyor. Bu yüzden hemen adını koymak, yenilebilir parçalara bölmek, birbirimize "adalet", "kriz", "aşk", "düşman", "ilerleme", "felaket" yazan küçük etiketli kutuları vermeye koşuyoruz. Bir kelime yere geldiği anda, kaosun bir diliminin etrafında bir böceğin etrafında amber gibi sertleşiyor. Bir an için kendimizi yönlendirilmiş hissediyoruz. Nerede durduğumuzu biliyoruz. Tartışabilir, yürüyüş yapabilir, meme yapabilir, iptal edebilir, yas tutabilir ve kutlayabiliriz. Ama kehribar çoktan çatlıyor, çünkü rüya rüya görmeye devam ediyor, kaos yükseliyor ve yeni ağızlar yeni kelimeleri şekillendirmeye başlıyor.
Biz bu sürecin gözlemcisi değiliz. Biz süreciz. Hepimiz paylaşılan rüyanın titreyen dudağında uyanıyoruz ve hemen uykumuzda konuşmaya başlıyor, hiç kimsenin asla bütün göremeyeceği bir tabloya fırça darbeleri ekliyor. Tablo "dışarıda" değil. Bu, senin zihninle benim zihnim arasındaki ince, kırılgan bir zardır, o kadar gerilmiş ki, tek bir viral ifade onu yırtabilir, tek bir şiir onarabilir.
İşte bugünkü dönemi baş dönmesi gibi hissettiren şey bu: zar hiç bu kadar ince gerilmemiş ya da bu kadar çılgınca yamalanmamıştı. Milyarlarca hayalperest, hepsi aynı anda konuşuyor, hepsi rüyalarının gerçek köşesi olduğuna inanıyor. Kelimeler bir gecede değişir. Dünkü sapkınlık yarının gerçeğidir. Sözlük şişiyor, yeniden uruyor, kanıyor. Anlamlar, onları yakaladığımızı sandığımız anda parmaklarımızın arasından balık gibi kayıp gider.
Yani "Aslında ne oluyor?" diye sorduğunuzda, bir dalga çarptığında kendi kıyı çizgilerini yeniden çizen sabit bir okyanus haritası istiyorsunuz. Dürüst cevap şu: kimse bilmiyor çünkü bilmek rüyanın dışına çıkmak gerektirir ve dışarısı yoktur. Sadece hepimizin yarı uyanık durduğu, ayaklarımızın üzerinden yükselen gelgit için yeni isimler bağırdığımız kenar var.
Yapabileceğimiz tek şey, birbirimizin uyku konuşmalarını dikkatle dinlemek, hangi kelimelerin rüyayı daha yaşanabilir yaptığını ve hangilerinin kabusları çağırdığını fark etmek ve (tekrar tekrar, titreyen ellerle) paylaşılan karanlığa bir sonraki ne söyleyeceğimizi izlemek.
Michael Markham
En İyiler
Sıralama
Takip Listesi

