Komünistler sadece hükümetin "temel hakları" sağlamasını istediklerini söylüyorlar. Ancak haklardan kastettikleri aslında bir başkasının bunları üretmeye ve parasını ödemeye zorlanmasını gerektiren haklardır. Birincisi, "temel" dedikleri şey hiç de temel değil. Her yeni ürün, hizmet veya teknoloji icat edildiğinde listeleri genişler. Her yenilik, istedikleri anda bir "insan hakkı" haline gelir. İkincisi, gerçek haklar başkasının emeğini gerektirmez. Hak, sağlanacak bir talep değil, hareket etme özgürlüğüdür. "Hakkınız" bir başkasını sizin için çalışmaya zorladığı anda, bu bir hak olmaktan çıkar ve zorlamaya dönüşür. Üçüncüsü, hükümet hiçbir şey sağlayamaz. Zenginlik üretmez. Sadece bunu yapanların servetine el koyar. Her "kamu malı", onu kazananlardan alıp kazanmayanlara verilerek finanse edilir. Dördüncüsü, önemli olan tek eşitlik kanun önünde eşitliktir. Ve bu onların tahammül edemeyecekleri bir eşitlik türüdür çünkü başkalarını kendi istekleri uğruna feda etmelerini engeller. Yani "temel haklar" istedikleri iddiası tam terstir. Gücün hakları ihlal etmesini istiyorlar ve bu ihlali ahlaki olarak nitelendiriyorlar. Eşitlik istemiyorlar. Yağma izni istiyorlar.